Türkiye’de Meme Kanseri Vakaları 30 Yılda Üçe Katlandı
Türkiye’de Meme Kanseri Vakaları 30 Yılda Üçe Katlandı
Op. Dr. Mustafa Arısoy, meme kanserinin sadece kadınların değil, toplumun tümünün gündeminde olması gerektiğini belirterek, “Kanserle mücadelede en önemli silahımız erken teşhistir. Bu noktada her bireyin bilinçlenmesi hayati önem taşır” dedi.
Op. Dr. Mustafa Arısoy, meme kanserinin sadece kadınların değil, toplumun tümünün gündeminde olması gerektiğini belirterek, “Kanserle mücadelede en önemli silahımız erken teşhistir. Bu noktada her bireyin bilinçlenmesi hayati önem taşır” dedi.
Meme kanseri, dünyada ve ülkemizde kadınlarda en sık görülen kanser türü olarak öne çıkıyor. Tüm kanser türlerinde olduğu gibi meme kanserinde de erken teşhis hayat kurtarıyor. Uzmanlar, özellikle Ekim ayının “ Meme Kanseri Farkındalık Ayı” olarak belirlenmesinin toplum sağlığı açısından kritik bir fırsat olduğuna dikkat çekiyor.
Op. Dr. Mustafa Arısoy, meme kanserinin sadece kadınların değil, toplumun tümünün gündeminde olması gerektiğini belirterek, “Kanserle mücadelede en önemli silahımız erken teşhistir. Bu noktada her bireyin bilinçlenmesi hayati önem taşır” dedi.
Risk faktörleri neler?
Meme kanseri riskini artıran faktörlerin başında genetik yatkınlık geliyor. Ancak bu tek neden değil. Fazla kilolar, sağlıksız ve yağlı beslenme alışkanlıkları, sigara ve alkol tüketimi de riski ciddi oranda artırıyor. Ayrıca ileri yaş, aile öyküsü ve hormon maruziyeti de risk faktörleri arasında yer alıyor.
Dr. Arısoy, genetik yatkınlığı bulunan kişilerin düzenli kontrollerini ihmal etmemesi gerektiğini vurgulayarak, “Annesinde, teyzesinde veya kız kardeşinde meme kanseri tanısı bulunan kişilerin kendi risk durumlarını mutlaka öğrenmeleri gerekir” ifadelerini kullandı.
Yaşam tarzı da meme kanserinde kritik bir etken. Obezite ve hareketsiz yaşamın risk faktörleri arasında başı çektiğini söyleyen uzmanlar, dengeli beslenme ve düzenli egzersizin koruyucu rolüne dikkat çekiyor.
Dr. Arısoy, “Sağlıklı bir yaşam tarzı sadece kanser riskini azaltmakla kalmaz, kişinin genel sağlık düzeyini de yükseltir. Bu nedenle bireylerin spor ve sağlıklı beslenmeyi günlük rutinlerine dahil etmesi çok önemlidir” dedi.
Her 8 Kadından 1’inde Görülüyor
Dünyada her 8 kadından 1’i, Türkiye’de ise her 12 kadından 1’inin yaşamı boyunca meme kanseri riskiyle karşı karşıya kaldığını hatırlatan Dr. Arısoy, bu tablonun aslında hastalığın ne kadar yaygın olduğunu gösterdiğini söyledi.
Erken teşhisin önemine vurgu yapan Arısoy, “ Meme kanseri erken evrede saptandığında başarıyla tedavi edilebilen bir hastalıktır. Tarama programları, mamografi ve düzenli doktor kontrolleri tedavi başarısını belirleyen en önemli unsurlardır” diye konuştu.
Özellikle 40 yaş üzeri kadınların düzenli taramalarını yaptırmaları gerektiğini ifade eden uzmanlar, 20 yaşından itibaren kadınların ayda bir kendi kendine meme muayenesi yapmalarını öneriyor.
Dr. Arısoy, “Kendi bedenini tanımak, olası değişiklikleri erken fark etmek açısından son derece önemlidir. Basit bir yöntem olan kendi kendine muayene, farkındalığın ilk adımıdır” dedi.
Bilinçli Mücadelenin Gücü
Ekim ayının “ Meme Kanseri Farkındalık Ayı” olarak ilan edilmesinin toplumun bilinçlenmesine yönelik büyük bir katkı sunduğunu belirten Arısoy, “Her yıl bu ayda yapılan etkinlikler ve bilgilendirmeler, erken teşhise giden yolu aydınlatıyor” ifadelerini kullandı.
Kanserle mücadelede yalnızca kadınların değil, tüm toplumun ortak sorumluluk taşıdığını hatırlatan uzmanlar, erkeklerin de meme kanserinden etkilenebileceğini ancak bu oranın kadınlara kıyasla oldukça düşük olduğunu belirtiyor.
Meme kanseriyle ilgili farkındalık çalışmaları toplumun bilinçlenmesini sağlarken, bireylerin kendi sağlıklarını koruma noktasında aktif rol almalarını da teşvik ediyor.
Dr. Arısoy, “Unutulmamalıdır ki kanser yerine geç kalmaktan korkmak gerekir. Düzenli kontroller, erken teşhis ve sağlıklı yaşam alışkanlıklarıyla meme kanserinin üstesinden gelmek mümkündür” diyerek sözlerini noktaladı.
Çakmak Erdem Hastanesi Genel Cerrahi, Metabolik ve Obezite Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Mustafa Arısoy’un altını çizdiği gibi toplumsal bilinçlenme ve bireysel sorumluluk, meme kanseriyle mücadelede en etkili yöntemlerin başında geliyor.
Güncel Veriler Meme Kanserinde Farkındalığın Önemini Artırıyor
Son yıllarda dünya genelinde meme kanseri vakalarında belirgin bir artış gözleniyor. 2022 yılında dünya genelinde yaklaşık 2,3 milyon yeni meme kanseri vakası tespit edilirken, yaklaşık 670 bin kişi bu hastalık nedeniyle yaşamını yitirdi. Meme kanseri, kadınlardaki yeni kanser vakalarının yaklaşık yüzde 24’ünü oluşturuyor.
ABD’de kadınlarda yaşa göre düzeltilmiş yıllık yeni vaka oranı 100.000 kişide 130,8; Türkiye’de ise 100.000 kişide 46,8 seviyesinde. Türkiye’de meme kanseri oranı 1990–2021 yılları arasında 36,3’ten 119,5’e yükselerek yılda ortalama %6 oranında arttı. Bu artış, hastalığın yalnızca genetik değil, yaşam tarzı ve çevresel faktörlerle de ilişkilendirildiğini gösteriyor.
50–74 yaş aralığında düzenli yapılan taramaların, meme kanserine bağlı ölümleri yüzde 26 oranında azaltabildiği biliniyor. Tarama programları aynı zamanda ileri evre kanser tanısı konulan hasta sayısını yüzde 29’a varan oranlarda düşürüyor.
Genetik faktörler de hastalıkta belirleyici rol oynuyor. BRCA1 gen mutasyonu taşıyan kadınlarda yaşam boyu meme kanseri riski yüzde 72’ye, BRCA2 taşıyanlarda ise yüzde 69’a kadar çıkabiliyor. Erkeklerde ise BRCA2 mutasyonu olan bireylerde yaşam boyu risk yüzde 6,8 civarında seyrediyor.
Erdem Sağlık Grubu uzmanları, bu verilerin erken teşhis ve toplumsal farkındalığın ne kadar hayati olduğunu bir kez daha gösterdiğini belirterek, “Meme kanseriyle mücadelede en etkili yöntem, bilinçli bireyler ve düzenli taramalardır” mesajını paylaştı.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.