Kimse kimsenin giyimine, yaşam tarzına, örf ve adetine karışamaz, saygı göstermek zorundadır anlayışında olanlardanım.  Fakat son dönemde önüme fazlasıyla çıkan bir konu ile ilgili benim de bir iki kelamım olsun istedim. Öncelikle unutulan ve atlanılan bir konuyu hatırlatarak söze giriş yapmak istiyorum. Özgürlük ya da hürriyet, birinin engellenmeden ya da sınırlandırılmadan istediğini seçebilmesi, yapabilmesi ve hareket edebilmesi durumudur. Fakat başkasının özgürlük sınırlarına saygı göstermek şartıyla.  Eğer, ‘Özgürüm’  diyerek, başkasının özgürlük alanına müdahale ediyor ya da farkına varmadan özgürlük sınırlarını ihlal ediyorsanız o zaman onun adı özgürlük olmuyor. Nezaket ve görgü kuralları da aslında tam bu noktada devreye giriyor.  Konumuza dönecek olursak; dekolte tercih edene göre sınırında olursa çok şık durur. Fakat, nerede ne giyeceğini bilirsen. Bana göre mahalle arasında, denizde giydiğin kısalıkta şortlar çok hoş durmuyor.  Ya da her mahallede crop ya da bralet ile gezemezsin.  Hem görüntü olarak hoş olmuyor hem de fazlasıyla dikkat çekiyor.  Tam da bu noktada teşhircilik mi sorusu devreye giriyor.  Bir de her kıyafet herkese yakışmıyor. Zayıf birisi kısa şort, crop giydiğinde çok yakışıyor.  Ama artık şişmana yakın birisi giydiğinde hem çok dikkat çekiyor hem de görüntü olarak hoş olmuyor. Talebe bağlı olarak, açık olan fakat dekolte sevmeyenler  de kıyafet alırken sorun yaşadıklarını belirtiyor.  Haklılar, bugün uzun bir tişört arasanız bulmak çok zor. Artık mağazalarda normal giyim için kıyafet bulmakta zorlanıyorsunuz. Konunun özü şu ki; evet isteyen istediğini giysin, fakat yerine göre giyindiği sürece ve kimsenin özgürlük alanını ihlal edip görüntü kirliliği oluşturmadığı sürece. Kendini, bedenini tanırsan, kendine yakışanı da bilirsin. Bir kadının bedenini teşhir etmesini, bir kadın olarak hoş görmüyorum. Her şey yerinde ve zamanında güzel