“Başarının olmazsa olmazı çalışmak ve sürekli üretmek” açıklamasında bulunan Hande Öztürk sözlerine şöyle devam etti: “Çok çalışkan bir ailede büyüdüğüm için çok şanslıyım. Çalışmak insana, olaylara çok farklı açıdan bakmanızı sağlıyor. Hayata karşı özellikle zihinsel olarak çok daha güçlü oluyorsunuz. Şu andaki gibi afet dönemlerinde çalışmak, insanın hızlı bir şekilde toparlanmasını ve hayata dönmesini sağlıyor. Hele üretmenin tadı bir başka. Ektiklerinizin ürününü almak ve başarılı olmak kadar güzel ve insanı mutlu eden bir şey yok. Daha da iyisini yapabilmek ve daha çok çalışmak için inanılmaz motive oluyorsunuz. Çalışan ve üreten insanların olduğu toplumlar cahil olmuyorlar. Enerjilerini, iyileştirmeye harcıyorlar ve o toplumlar gelişiyorlar.”

Kadın konusunun yılda bir güne sığdırılamayacağının altını çizen Öztürk “Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk “Bir topluluk, bir millet; erkek ve kadın denilen iki cins insandan oluşur. Mümkün müdür ki, bir toplumun yarısı topraklara, zincirlere bağlı kaldıkça diğer kısmı göklere yükselebilsin.” demiştir. Atamızın da dediği gibi eşitlik sağlanmadıkça, cinsiyet ayrımcılığı sürdükçe, bir ülkenin, devletin, toplumun, ailenin ve kişinin sağlıklı bir geleceğe yükselmesi mümkün olmayacaktır. Ayrıca şu anda yüzyılın afeti ile karşı karşıyayız. Afetler en çok kadın ve çocukları etkiliyor. Yıkımın ardından bölgedeki kadınlar yaşam mücadelesini her anlamda sırtlanmış durumda. Haneyle ilgili temel ihtiyaçların karşılanmasında sorumluluk daha çok kadınlarda. Kadınların ihtiyaçları ise ne yazık ki konuşulmaktan çok uzakta. Kadınlar şiddet ve istismara karşı çok savunmasız haldeler. Bugüne özel olarak afet bölgesindeki kadınlar başta olmak üzere tüm kadınların insanca yaşayacakları koşullara kavuşmalarını diliyorum. Tüm kadınların 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü en içten dileklerimle kutluyorum” diyerek sözlerini noktaladı.